Zor olmalı benim için, değersiz olmasa da gereksiz bilgiler için bu sıralarda oturmak. Yapılacak çok şey var. Ve ben buradayım. Daha fazla okumam, izlemem ve en önemlisi dinlemem gerek. Keşke her şarkıyla kendimden geçerken bir otobüsün içinde olsam ve yolları, insanları, dışarıyı; camımdaki yağmur damlalarından seyretsem. Bir parçası olmadan, yetişecek yerler olmadan dünya daha güzel. Şuan da çirkin değil, sadece ben onun bir parçasıyım. Yetişeceğim bir okul, sınavlar ve ödevlerim var.
Okurum okumasına, çalışır düzgün bir üniversiteye de girerim, kolu komşuya gururla söylenirim; evlenir, yeni mobilyalarım, kocam ve çocuğumla fotoğraflar paylaşıp dururum. Ama benim isteğim bu değil. Ben garson olmak istiyorum; bedenimi işimle, zihnimi sanatla yormak. Bazen çöpçü olmak istiyorum; dünya beni önemsemezken onu izlemek istiyorum. Bir köşede hepimizi izliyim, Diyojen gibi. Bazen sadece gezmek istiyorum. Karavanla, bisikletle, kanayan ayaklarımla... Kendimle ve dünyayla tanışayım istiyorum. Bazen ise sesim kısılana kadar şarkı söylemek istiyorum. Maliyeti olmasa bile, çok şey istiyorum, sanırım...
Şu sıralar güzel müziklere taktım. Ama yok ya, ben hep takıktım. Bu müziklerle keşke bilmediğim kentleri görsem ve biri nereden geldiğimi sorduğunda hep başka ülkelerden, başka kentlerin ismini söylesem; ismime başka isimler versem ve hep bir yabancı olarak kalsam. Gezip dursam. Sıkılınca bir başka yere geçsem. Zaten ben hep böyleyim, en sevdiklerimden bile bazen sıkılır dururum.
Bazen insanların küçük hareketleri beni kendilerinden soğutuyor, kendilerinden uzaklaştırıyor. Gülüşlerinde bile sakladıkları kişilikleri yatıyor insanların. Görünce onlardan da sıkılıyorum.
Sadece müzik, kitap ve filmlerden sıkılmıyorum ben.
Yani, sanırım.
2017